Details
Bir Mücadeledir Yaşam Podcast kanalımızda özdisiplin üzerine çekmiş olduğum 1. podcast
Big christmas sale
Premium Access 35% OFF
Details
Bir Mücadeledir Yaşam Podcast kanalımızda özdisiplin üzerine çekmiş olduğum 1. podcast
Comment
Bir Mücadeledir Yaşam Podcast kanalımızda özdisiplin üzerine çekmiş olduğum 1. podcast
Ramazan Altmışık welcomes the audience to his podcast channel, "Bir Mücadele Edir Yaşam." He explains that the channel will focus on topics related to self-discipline, personal potential, and making decisions to improve one's life. He emphasizes the importance of focusing on things within one's control, rather than external factors. He believes that self-discipline is key to happiness and success, and discusses the challenges of developing self-discipline. He also mentions the influence of social expectations and the importance of making choices that align with personal goals. He concludes by encouraging listeners to prioritize activities that contribute to personal growth and self-realization. Merhabalar, Bir Mücadele Edir Yaşam Podcast kanalımıza hoşgeldiniz. Ben Ramazan Altmışık, kanalımızın 3. videosunda sizlerleyim. Bugün saat 8.41, 11 Eylül 2023. Kanalımın 3. videosunu çekerken, dün gece 2 tane video yükledim. Kanalımın ilk videosu, giriş kısmıydı. Kanalla alakalı kısa bir bilgi verdim ve kanalda yükleyecek olan podcastlerin değineceği genel konulardan bahsettim. Orada da bahsetmiştim, kanalın ismiyle alakalı herhangi bir belirlemede bulunmamıştım. Ancak dün gece oturup biraz düşündüğümde, kanal için değineceğim konular bağlamında bulduğum en iyi isim, bana göre en uygun gelen isim, Bir Mücadele Edir Yaşam adlı bir isim oldu. Dolayısıyla kanalımızın ismini Bir Mücadele Edir Yaşam Podcast kanalı. Adımdan da anlaşılacağı üzere, yine her girişte bahsedeceğim. Her podcast kanalının esasında bir konuya girmeden önce en az yarım dakikalık bir giriş kısmı olur. O giriş kısmında podcast kanalının esasında değineceği konular hakkında bilgilendirme yapılır. Kanalın esasında neyi amaçladığı, hangi konulara daha çok değindiği ile alakalı kısa bir girizgah yapılır. O girizgahtan sonra konulara değinilir. Ve bu her videoda böyledir. Yani ben pek çok podcast serisini dinlemiş birisi olarak, genelde podcastlerin giriş kısmı öyle olur. Ya bir müzik eşliğinde bir kısa bir giriş olur ya da küçük bir hikayesinden verilir. Ben de podcast kanalındaki videoların her birinde, bütün videolarda giriş olarak küçük bir anekdot hazırlamayı düşünüyorum. Anekdotu henüz hazırlamadım ancak hazırladığımda, bundan sonraki videolarda her giriş kısmında bu küçük anekdotu duyacaksınız. Evet, demiştim kanalımızın adı Bir Mücadele Bir Yaşam. Kanalımızda değineceğimiz konular, genelde pek çok farklı konuya değinilecek olmakla birlikte ağırlıklı vereceğimiz konular, diksel odaklılığı, kendi içsel potansiyelini ve kendi potansiyelini keşfetmesi için yapacağı aktivitelerin ve alacağı kararlar hakkında bir şeyler anlatacağız. Ve bunu bu yolda bahsedeceğim ana konu başlıkları üzerinde öz disiplin bulunuyor. Öz disiplin dediğim gibi bu podcast kanalımızda değineceğimiz ana arterler, ana gidiş yolları üzerinde kalıyor. Öz disiplin dediğim gibi öz disiplin de esasında bir mücadeledir. Bir bireyin kendi yaşamına yönelik, kendi yaşamında bir düzen kurma arayışıdır. Kendisini o alanda potansiyelini keşfedebilmesi ve potansiyelini var olan potansiyelini aslında olması gerekene yükseltmesi için yapmaya çalıştığı bir rutindir. Ve bu yol esasında öz disiplin oluşturması gerçekten zor bir süreçtir. Bu yolda birey kim olursa olsun, hangi şartlar altında olursa olsun çeşitli zorluklarla karşı karşıya kalır. Yani bu gerek çevresel faktörler olabilir, öz disiplin oluşturma yolunda çevresel faktörler olumsuz etki yaratabilir. Gerek bireyin kendi içsel psikolojisi ve gerek yaşama karşı bakış açısında öz disiplin oluşturmada gerekli engeller ortaya çıkarabilir. Ancak benim daha çok inandığım ve bu kanalda da üzerinde duracağım şey bireyin kendi yaşama karşı olan yanışları ve içsel motivasyonları üzerine olacaktır. Zira yine bu kanalda bahsedeceğim, diğer iki videolarda bahsedeceğim bir felsefi akım olan suacılık felsefesinin de üzerinde durduğu ve bu felsefenin ana temel yapıtaşı olan bir ilkeden dolayı bireyin sel motivasyonuna yönelmesini tercih ettim. Bu ülkeye göre birey ancak kendi değiştirebileceği etki alanında olabilen şeylere odaklanması gerek. Etki alanında olamayacak ve değiştiremeyecek şeylere odaklanması ve bu faktörlerden dolayı yakınması mantıklı değil ve yerinize değildir. Zira bu felsefe bu ülkeye göre hayatımızda iki tane temel faktör vardır. Hayatımızı etkileyen, yaşamımızı etkileyen. Birinci temel faktör değiştiremeyeceğimiz şeyler. Bu faktörler bizim etki alanımız dışındadır. Yani biz bunları istediğimiz kadar potansiyelimiz yüksek olsun, kim olursak olalım, nerede doğarsak doğalım. Bireyin bunları değiştirebilmesi mümkün değildir. Yani bunlara biz ancak bu gerçeklikleri kabul etmeliyiz. Bu gerçekliklerin varlığını ortadan kaldıramayız. Suacılık bunu söyler. Birey kendi etki alanında olamayacağı şeyleri değiştirmeye kalkmamalı ya da bunlarla üzerinde daha fazla yakınmamalı. Dediğim gibi bu değiştirilemeyecek faktörler nelerdir? Şu an hala hazırda bulunuyoruz. Ülkelerin içinde bulunduğu durum, ülkenizin içinde bulunduğu ekonomik durum, ekonomik şartlar, bulunduğunuz finansal durum, yaşadığınız maddi sıkıntı, insanların, çevrenin sizin üzerinizdeki algısı, insanların sizin üzerinizdeki algısı ve dediğim gibi o alandaki, yaptığınız meslekteki saygınlığınız, yaptığınız meslekteki o sizin üzerinizdeki algılar, dediğim gibi bunlar bireyin değiştiremeyeceği etkilerdir. Biz bunlara ancak varlığını kabul etmekte hükümdeyiz. Örnek verecek olursak, dediğim gibi hayatınızın her döneminde biz bir şekilde maddi sıkıntılarla karşı karşıya geliriz, finansal problemlerle karşı karşıya geliriz ama bu bizim belli noktaları değiştiremeyeceğimiz etkilerden dolayı ortaya çıkmış olabilir. Dediğim gibi iş yerindeki insanların bizim hakkımızdaki buluşan algısı ya da o an ülkenin içinde bulunduğu ekonomik konjonktür bizim finansal durumumuzu ciddi etkilemiştir. Ancak biz bunda yakınarak bir yere varamayız. Onun yerine ikinci temel faktör olan bireyin etki alanında olabilen, değiştirebileceği şeylere odaklanmamız gerekiyor. Bu ilkeye göre, bu felsefeye göre bireyin değiştirebileceği en yegane faktör kendi zihinsel algısı, kendi karar mekanizması, yani sağlıklı karar alabilme durumu, kendi içsel motivasyonlarını oluşturması, kendi öz disiplinini oluşturması. Bu aslında bireyin değiştirebileceği, etki alanında olabileceği bir faktördür. Ve bu felsefeye göre, yani stocalık felsefesine göre insan esasında birincisinden ziyade ikincisine, ikinci faktörlere ağırlık vermelidir. Ki, kendi potansiyelini keşfedebilsin. Dediğim gibi, yine burada öz disiplin bahsesinde devam edeceğim. Öz disiplini oluşturma yolunda gerek çevresel, gerekse kendi içsel motivasyonumuz yüzünden çeşitli engellerle karşılaşıyor olabiliriz. Ancak burada değiştirebileceğimiz şey kendi içsel motivasyonumuz, öz disiplin hakkındaki bakış açımız. Öz disiplin, benim de gerçekten hayatım, kendi yaşamımda her zaman oluşturmaya çalıştığım ve bu yolda pek çok engelle karşılaştığım ve bana göre öz disiplin, bireyin mutluluğa ulaşma, mutlu olma nedir sorusu bana soğusa, ben kanaatimce öz disiplin sahibi olmayı, mutlu olmanın temel şartlarından biri olarak sıralarım. Öz disiplin, hayatımızda öyle bir dinamik katıyor ki, hayatınızdaki rutinler belli oldukça, nereye gideceğiniz belli oldukça, bu sefer bir karışıklıkla karşı karşıya kalmıyorsunuz. Bu öz disiplini oluşturma yolunda, dediğim gibi çevresel bir takım dişsal faktörlerle karşılaşıyor olabiliriz. Örnek veriyorum iş yaşantımız buna engel oluyor olabilir. Çalıştığımız yerde uzun saatler çalışıyor olabiliriz. Uzun saatler çalışıyor olabiliriz ve kendimize, kendi potansiyelimizi keşfetmemize vakit ayıramıyor olabiliriz. Geçim kaygısından dolayı, ekonomi kaygılardan dolayı çalışmak zorunda kalıyor olabiliriz. Bu da gayet doğru ve haklı bir neden olabilir. Ancak burada şöyle bir şey, gerçekten de bir söz vardır. Dünyaca ünlü elektronik toplantıcı Ali Baba'nın kurucusu Jack Ma'nın bir sözü var, onu hatırlatmak istiyorum. İş yaşamı dışında yaptıklarınız sizin kaderinizi belirler. Gerçekten çok yerinde bir söz. İş yaşamı dışında neleri yapıyorsanız, iş saatleri dışında, eve gittiğiniz saatler de olabilir, izin saatleriniz de olabilir, izin günleriniz de olabilir. O vakitlerde neleri yapıyorsanız, sizin finansal durumunuzu, sizin geleceğinizi, sizin kaderinizi, sizin finansal durumunuzu belirleyecek olan, yetkinliğinizi, yeteneğinizi belirleyecek olan o saatlerde yaptığınız şeylerdir. Zirani iş saatlerindeki o performansınız, çabanız, karşılaştığınız zorluklar, esasında günlük hayatta neredeyse herkesin karşılaştığı zorluklar ve herkes esasında kendi alanında, kendi pozisyonunda kendi çabasını ortaya koyuyor. Ancak iş saatleri dışında, yani o iş mesai saatleri dışında insan neleri yapıyorsa asıl o zaten kaderini belirliyor. Mesai saatleri dışında kendinizi, kendi potansiyelinizi keşfetmeye yönelik faaliyetler yapıyorsanız o yolda ilerlersiniz. Yapmazsanız bir ilerleme kaydedemezsiniz. Çünkü iş saatinde yaptıklarınız pek bir etki kazandırmaz. Dolayısıyla bu faktörü yani dışarıda çalışma faktörünü bir şekilde böyle değerlendiriyorum. Öz disiplin oluşturma yolunda diğer bir benim de hani üzerine durmak istediğim faktör de çevresel bir takım hani sosyal çevrenizdeki o beklentiler, sosyal çevrenizden gelen tekliflere hayır deme korkusu da öz disiplin oluşturma yolunda bir takım zorluklar yaratıyor olabilir. Bunlardan bir tanesi işte örnek veriyorum arkadaşlarınız oluyor olabilir. Çeşitli hani sosyal çevrenizde arkadaşlarınız, iş arkadaşlarınız, sevgiliniz ya da diğer kişilerden örnek veriyorum. Örnek veriyorum sosyal çevrenizden iş arkadaşlarınızdan bir çeşitli tekliflerle karşı karşıya kalıyor olabilirsiniz. İşte örnek veriyorum bir akşam yemeğine gitme bir sinemaya gitme bir örnek veriyorum dışarıda oynama eğlenme şimdi bunlara tabii ki payı diyecek değilim. Ancak burada yapmamız gereken muhakeme şu olmalı ben bu vaktimi eğlenceyle geçirdiğimde o insanlarla birlikte geçirdiğimde ne kazanacağım? Onun yerine kendim şu aktiviteyi yaparsam kendimi gerçekleştirme aktivitesini yaparsam ne kazanacağım? Ama bunu muhakemesini yapmamız gerekiyor. Örnek veriyorum bir spora başladık düzenli spor yapıyoruz o akşam da yapmamız gereken bir antrenman var. O akşam onun yapılması gerekli çünkü o rutin bir antrenman ancak o akşam bir arkadaşınızdan dışarı çıkma davetiyesi alınız eğlenme davetiyesi alınız. Şimdi burada değerlendirmeniz gereken iki şey var. Bir arkadaşımın dediği gibi dışarı çıkıp eğlensem ne kazanacağım? Diğer türlü arkadaşımın yanına çıksam ne kazanacağım? Diğer türlü bu antrenmanı gerçekleştirirsem ne kazanacağım? Bu muhakemeyi yapmamız gerekiyor. Bu örnekte aktiviteyi gerçekleştirirsek o an ki o günkü sorumluluğumuzu yerine getirmiş oluruz ve o bizi mutluluğa götürür. Çünkü biz hedefimize giden yolla kendi potansiyellerimizi gerçekleştirme yolunda o gün yapmamız gereken aktiviteyi yaptık. Ve bu onun verdiği bir rahatlık var. Burada değerlendirmemiz gereken şey bu ama öte yandan arkadaşınızın eğlenmesiyle alakalı bir şey bir aktivite yaptığınızda evet bir çok şey kazanacaksınız kafanız dağılacak. O yaptığınız aktiviteden haz duyacaksınız ancak belli bir noktada da o günkü aktiviteyi tamamlama sorumluluğunu üzerinize almış olacaksınız. Yine konuyu fazla dağıtmadan öz disiplini oluşturma yolunda karşılaştığımız zorluklar üzerinde değineceğim diğer bir konuda bireyin yaşama olan inancı. Öz disiplini öyle bir şeydir ki neredeyse hani ben şunu söyleyeyim yaşadığımız bu dönemde bu çağda gerek kendi çevremde gerekse tüm çevrede yani bu sadece ülkemiz bazında değil yaşadığım Türkiye bazında değil hani dünyanın neresine gidersek gidelim hangi ülkesine gidersek gidelim. Neredeyse çok çok az bir kesimin çok çok az bir %'lik bir insanın yapabileceği bir şeydir yani sahip olduğu bir erdendir. Gerçekten öz disiplini öyle bir erdendir ki hani çok az kişinin sahip olduğu bir erden çünkü öz disiplin oluşturma beraberinde çeşitli inanışları da getiriyor hayata karşı. Hayata yönelik belirli inanışlarınız yoksa belirli bir inanışlarınız belirli bir içsel motivasyonunuz yoksa öz disiplini oluşturmanız bir alanda yani ben size söyleyeyim çok zor yani mümkün değil. Kısa vadeli faydalarla kısa vadeli ümitlerle öz disiplin oluşturmak mümkün değil yani kısa vadeli ümitlerle öz disiplin oluşturamazsınız. Çünkü dediğim gibi burada bahsettiğim şey erdem yani öz disiplin oluşturma belki yıllarınızı alacak bir süreç olabilir. Bu süreçte sahip olduğunuz içsel motivasyon esasında her ne kadar bir açıdan sizin kendi faydanıza yönelik olsa da hani maddi olabilir manevi olabilir finansal olabilir dışarıdan gördüğünüz bir faydalar olsa da bir açıdan da içinize dönük bir motivasyonlarınız da olması gerekir. Çünkü bu da yaşama karşı bakış açısıyla doğrudan ilgilidir. Pek çok insan kanaatimce benim düşündüğüm gerek üniversitelerde gerekse akademik camiada gerekse iş ortamında hani bir performansa dayalı bir şeylerin yapıldığı pek çok alanda hani pek insanlar hani hayata karşı bakış açısına insanın inanışlarını pek göz ardı ederler. İnanışların çok önemli olmadığını önemli olanı hani sıkı çalışma sürekli çalışma ve der bireyini her zaman işte teknik bilgisini arttırması üzerine olabilir ancak yani şöyle bir şey var hani sürekli çalışma belli bir düzeni gerektiriyor olması gerek. Belli bir sürekliliği sürekliliği arz etmesi gerek. Süreklilik olmadan yapılan hiçbir çalışma sonucunu vermez. Sonuç alamazsınız oradan çünkü sürekli o işi yapmadınız. Son zamanlarda iş dünyasında bir hani bir şey vardır. Duymuşsunuz iş dünyasında bir yeni bir kural ortaya çıktı. Bir alanda yetkin olabilmeniz için yani yetkin kendinizi o alanda uzman görebilmeniz için o işe 10 bin saat vermeniz gerekiyormuş. Yani bilimsel olarak açıklanmış bir bireyin ortalama bireyin yani çok da öyle IQ seviyesi o alandaki deneyimi fazla olmayan çok da öyle bilgisi fazla olmayan bir bireyin o alanda seçtiği bir alanda uzman kendinden uzmanım diyebilmesi için minimum 10 bin saat vermesi gerekiyormuş. Yani 10 bin saat verirse o alanda kendini uzman olarak görüyormuş. Şimdi hani evet 10 bin saat kuralı var şöyle söyleyeyim peki bir birey o alana yönelik iktisar bir motivasyonu yoksa yani hani her gün o aktiviteyi yapmanın verdiği o şeyi hissetmiyor. Gerek o aktiviteyi yaparken yaşadığı zorluk çektiği sıkıntıyı adeta ortadan kaldıracak bir sel motivasyonu yoksa neden 10 bin saat versin. Yani işte burada salp sadece hani sürekli çalışma dediğimiz o şey yetmiyor bireyin bir inanışları olması lazım hayata karşı özdüspüne karşı ki burada yine dediğim gibi. Yani şöyle söyleyeyim özdisiplin yolunda sahip olmamız gereken en temel inanışlarımızdan birisi sürekliliğin bize bir şey kazandıracak olması. Gerçekten de hani şöyle bir şey var hayatımızda belli bir noktada bir şey istiyorsak o alanla alakalı sürekli bir şey yapmalıyız sürekli yapmalıyız. Hani bir söz vardır elinde sanıyorsam hangi kitap okuduğum bir iki ay önce okumuştum Atomik Alışkanlıklar serisi kitabı. Orada da bahsediyordu her gün yapın o faaliyeti her gün yapın ileri gitmenize gerek yok sadece geriye gitmeyin yani gerçekten de hani insanlar hani belli bir yetenek oluşturma yolunda şöyle bir şeyle karşılaşırız. İlk verdiğimiz 10 saat ya da 20 saat verdiğimiz o birinci faz evresi vardır o fazla bir yetenek oluşturma fazında şöyle bir zorlukla karşılaşırız.