Details
Nothing to say, yet
Details
Nothing to say, yet
Comment
Nothing to say, yet
Euzübillahimineşşeytanirracim Elhamdülillahi Rabbil alemin Rasulallahü Teala Muhammedullahi ve Rasulillahü Sahbihi ve Cihâd Qabd kul manasına geliyor fakat burada qabd meselesinin kelime yapısı itibariyle şu atılacağız da var mı? neyse şöyle deriz biz qabd Allah'ın bütün emir ve yasaklarına göre hareket etmeyi esas alan Müslüman Müslüman'ın sıfatı, durumu, hali vasıfları qabd, onun için qabd Kur'an'da çok çok geçen bir kelime oluyor çeşitli qabd hükümlerinden duyulan kelimeler olarak Allah'ın emirlerine bağlı ciddi bir abidin yani abd sıfatına sahip olan Müslüman'ın tarifi ve sahip olduğu tevekkül kuvveti anlatılıyor burada abid namazında der abd sıfatına sahip olan Müslüman namaz kılarken der, ne der? Eşhedü en la ilahe illallah der biz bunu ne anladık? Allah bildir, Allah'tan başka ilah yoktur ama üstad ne diyor, bakınız Halik ve Rezzak ondan başka yoktur şimdi bir ara çöktü bilakisinde burada ne alakası var der Eşhedü en la ilahe illallah ile bu anlatılan mana ne münasebeti var der ama bu ki biraz sonra göreceğiz Halik ve Rezzak ondan başka yoktur yaratıcı ve yarattığı canlılara her şeye ihtiyacına gelen sadece adattır zarar ve menfaat onun elindedir onun dışında kimse kimseye zarar ve menfaat vermez veriyor gülümen yok veremez bir izah gerektiren anlaşılması için bir izah vermek gerekiyor o Allah hem hakimdir kades iş yapmaz hem rahimdir ihsanı merhameti çoktur namaz kılan bir kişi Eşhedü en la ilahe illallah dediği zaman bu ve buna benzer yüzlerce cümleler demiş oluyor demeden niye? bakalım biraz sonra gelecek özür dilerim evet hazine yok itikad ettiğimden manada her şeyde bir hazine-i rahmet kapısını bulur duayla çalar rahmet kapısını hem her şeyi kendi Rabbisinin emrine müsahar görür Rabbisine iltica eder bütün bu manalar Eşhedü en la ilahe illallah ilahilinde mevcut iltica eder Allah sonra tevekkül ile istinad edip Allah'a dayanıp her musibete karşı tahassun eder sığınma yeri budur Allah'a imanı ona bu düşünceye sahip olan bu ciddi anlayışa sahip olan kişiye bir emniyeti tamamına verir tam bir güven içinde olur kişi dünya allak bullak olur dünya bomba olarak patlar o gene o anlayışın zevkli içerisinde derecesine göre evet her hakiki hasenat gibi cesaretin dahi menba-ı imandır bu anlatıldığı manayla olunca iman kişiyi çok cesur kurar imandır, ubudiyettir Allah'ın emirlerine bağlı kalmaktır ubudiyettir Allah'ın emirlerine bağlı kalmaktır her zeyyad gibi cebanetin yani korkaklığın dahi menba-ı ana sebebi kaynağı malalettir Allah'tan kupuk bir anlayış sahibi olarak bir yerde bulunmaktır evet tamine verir kalp, kalbin çok imanlı bir abici yani abdi itifasına sahip olan kulu dünyadan böyle bir patlasa ihtimaldir ki onu korkutmaz, niye? patlatan Allah kendisini seven Allah herşeyi seven Allah Allah hakim gibi abes iş yapmaz o zaman bu şekildeki anlayışının derecesine göre düşünür ve de bu anlatılan manada bir güzel hayat bir halet, hissiyat dairesinde bulunur belki harika bir kudret-i samedaniyeyi lezzetli bir hayret ile seyredecek dünya patladı bomba gibi yani en zirve dereceyi anlatıyoruz zaten fakat meşhur bir münevver-ül akıl aklında çok ilimde kültür diye denen bilgiler var öylesine bir münevver kültürlü bir adam denilen kalpsiz bir fasık filosof manevi değerleri kazanmamış, Allah'ı tanımamış kalbi cansız kafası canlı boş bilgiler deposo bir adam filosof ise gökte bir kuyruklu yüzü görse yerde titrer gözlerinde acaba bu serseri yıldız, niye serseri Allah'ın emrine bilmiyor ki adam ağzımıza çarpmasın mı tesadüf dünyası der, elhama düşer bir vakit böyle bir yıldızdan Amerika titredi çokları gece vakti hanelerini terk ettiler sözde sahibi 19 burada bu anlatılan şeyler bu anlatılan şeyler Eşhedü En La İlahe İll'a dayanıyor, bakalım o niçin öyle dayanıyor evet yukarıdaki idarede geçen Allah lafzı ismi cami olduğundan ismi cami de sonra anlatılacak buradan bütün Esma-i İlahi'yi tazammun eder Allah bütün isimleri bir mana kendinde bulundurur şöyle ki La İlahe İll'Allah felamı Eşhedü En La İlahe İll'Allah diyor, Eşhedü Ben şahidim, kabul ettim diye başlıyor La İlahe İll'Allah felamı Esma-i Hüfna'nın adayınca binbi ismi İlahi'ya denince kelamları tazammun eder içinde manaca bulundurur bu itibariyle şu Kelime-i Tevhid yukarıda okuduğumuz itibariyle Kelime-i Tevhid Tevhid kelimesi yani hiçbir şeyin hiçbir şey üzerinde hiçbir tesiri olmadığı inancının ifadesi o zaman niye şundan bundan çekineceksin ki hiç kimse hiçbir şey hiçbir şekilde tecavüz edemiyor ediyorsa Allah'ın izni vermesiydi o zaman hikmetlidir o zaman niye yani bu inancın icabında gidersin şundan bundan bu itibariyle şu Kelime-i Tevhid Tevhid onun için diyecek bizim Kelime-i Tevhid Allah'ın sadece bildiği değil bu hakimiyetin mutlalığı son sıfatlara sahip oluşu itibariyle vücudiyet ifadesidir bu Kelam Tevhid Kelamı delalet ettiği sıfatlar itibariyle bir kelam iken bir kelam oluyor nasıl mesela misafir ediyor Allah'tan başka yaratıcı yok bütün yaratılanları sadece Allah yaratır La Fatıra La Halika La Kayyüme İlla Allah. İlla ki böyle bin tane Cenab-ı Hakk'ın isimlerini bu ifade şekliyle sayacaksın saymadan La İla İllallah dediğiniz zaman ağızdan telaffuz etmeden demiş oluyorsunuz daha ne o zaman Üstad bu La İla İllallah'ı bir kaç tanesini örnek verdi Halik, Rezzak Zarar, Menfaat, Hakim ondan sonra bütün her şey ona bağlı olduğu tevekkül edilme bakımından yani asıl istinadkâh olduğu gibi söyledi böylece yani ki diğerlerini siz düşünürsünüz düşünürsünüz demek istiyor o kadar da değil yani şimdi burada bir Arapça bilen kişi ya bu ifade de bu yok der nitekim hatırlarda var şartta bugün talebelerine bu anda ders verirken Ya Seyda derlermiş, sen bir şey mi anlatıyorsun ifadeye bakıyorsun, yok bakıyorsun yok orada derlermiş Üstad'a. Aynı şey var orada ama görmüyor kaydıyla aynı şey var orada binaenaleyh terakki etmiş olan zâkir bir zat bu kelamı söylerken yani aile-i zanlâhı söylerken içindeki binlerce kelamları söylemiş oluyor Mesnevi Nuriye sayfa 236 gelebilir terakki etmediği zaman tabi ki o zaman benim gibi olur başka bir şey olmasın terakki edecek o zaman bu demin bu sosyal hayat ailesinde fikren bir gelecek kadar terakki edilir de vicdanen, histen ruhen, latifeden terakki etmenin yolu pek açık değil tamamen kafalıysa mısır olmaz da zor yani çok kişinin merdane bir yol takip etmesi lazım çok zor şimdi burada bir abd manasını ne dedik Allah'ın emirlerine bağlı ciddi bir abidin yani abd sıfatı sahibi olan kişinin ve sahip olduğu tevekkül kuvveti diye bir başlık verdik şimdi geldik ondan sonraki paragrafa nedir başlık lübuviyete ammesine karşı en kuvvetli bir abd Üstadın tarif ettiği içinde bir cümle bu lübuviyete amme bütün cahilatı bilinen bilinmeyen küçük büyük canlı cansında varken hepsini yaradılış faresine göre terbiye edip yapısını tanzim eden Allah'tır onun için lübuviyete amme deniyor ona böyle bir lübuviyete karşı en ehemmiyetli bir abd kim? insan bakalım ona nasıl oluyor bu şuur ile abd'yi düşünmek gerek hiç mümkün mudur ki Cenab-ı Hak ve mağbudu bil hak mağbud kelimesinin kökü de abd'dir ismin vef'u'dur kendisine ibadet edilen abd sıfatı ile ona tebeccüh edilen zat manasında mağbud kendine ibadet edilen abdin ibadeti ona gider mağbuda gider abd ile mağbud arasındaki münasebet bu şekilde oluyor bütün şerat olarak bilinen temel kitaplarda Allah'ı bütün ümmet vasatlarına göre hak etmenin adı inşaatı yazılı anlatılır bu inşaatı yazıya baktığımda bu durulamadı yani biz destek olarak tevcih ediyoruz dolayısıyla gelecek yerine giremediğini bilmiyoruz orada abd ibadet öyle anlatıldı hiç mümkün müdür ki Cenab-ı Hak ve mağbudu bil hak insanın şu kainat içinde rubiyet-i mutlakasına umum alemlere rubiyet-i ammesine karşı en ehemmiyetli bir abd rubiyet-i ammesine karşı en ehemmiyetli bir abd insanı adı yaratıyor ve hitabat-i sübhaniyesine Allah mağbud olarak abdlere vazifelerini düşüncehiz ve ahlak ve yaşayış fiil itibariyle neler gerekirse onların hepsini söylüyor kime? kullarına o zaman kullarına hitap ediyor bu hakikat anlatmak için o zaman ne oluyor kul? muhatap oluyor, kimin muhatabı Allah'ın muhatabı size bize bir makam sahibi bir adam bizi muhatap alıp birşeyler bize anlatsa demek ki bize değer vermiş diye anlatırız anlatırız felanca ile felanca büyük zatla beraber bana anlattı durdu yani şerefle anlatırız ona o da insan bedensin aramızda insanın o makamından bir bilgi farkı olsa olsa lazım Allah bizi muhatap oluyor onun için burada onu anlatıyorum en ehemmiyetli bir ab bunu bu şuuru taşımamız lazım bu anlayıştan bilsemiz olması gereksiz ben Allah'ın abdiyim Allah bana ne biçim düşünecek, ne biçim had edeceğimiz söylüyor, söyledi zaten en küçük kefere adına kadar söyledi kime söyledi bize söyledi söylettirdi ve subatı subhaniyesine en mütefekir bir muhatap bir taraftan biz şimdi de muhatap olduk Allah'a mazriyatı esmasına mazhariyeti esmasına en cami bir ayine gördük mü sıfatlarımızı abd olduk, muhatap olduk ayine olduk, bu hepsi çizgi lafları burada üç tane etti sıfatımız şimdi bunlara bir düşüneceğiz biz abdiyetimiz ne derece muhatapiyetimiz ne derece ne miktar dinliyoruz alakamız ne derecede derece alemindeyiz bir de ayiniz bir de ne miktar tecelli ediyor ceset yapısında mı kalıyoruz yoksa inkişaf ediyor muyuz Allah'ın tecellisi karşısında şuurlu bir vaziyetimiz erişiyor mu ayine ve onu her insanı tek tek hepimizi ismi azamlığının tecellisine her ismin isimde bulunan ismi azamlık mertebesinin her isminde bir azamlık tecellisi var tecellisine mazhar bir aksilik hakkında ne etti? dört aksilik hakkında nasıl oluyor? bize tecelli edilen isimlerin de mesela bir çiçeğe müzeyyin ismini tecelli ettik, hoşumuza gidiyoruz çiçeği odamıza alıyoruz seyrediyoruz nasıl yani gözümüzün neşelendirmesine haydette düşünmemizi sebebiyet vermek durumu tabi idaretin böyle bir anlaşılmaz da öyle iman saygımız yani peki müzeyyin iki tane çiçeği mi tecelli ediyor? en üst dereceli tecellisi insanda oluyor ama geliştiğinde tecelli insan her mutlaka bir kurada tecelli ettiği bu çiçek değil de imkanda tecellide mazhariyetimiz olmaz da memeliyet durumunda olursak teslime gideriz çiçekler çok daha şanslıdır çiçek tabi kainattan bir cümle onun için ismi azamın tecellisini her isimde bulunan ismi azamlık mertebesinin tecellisine mazhar bir hasenik tatlıyla ama isimlerin en üst dereceli tecellisinin neticesi insanda hasenik tatlı suretiyle tahsildir en üst kıvama girmiş olmak yani kıvam nedir? o şeyin üst derecelerindeki kemal bulmuş şekli en güzel bir müzey kudret insan ve hazine rahmetinin rahmet hazinelerinin müştemilatının yani Allah'ın rahmetinde neler bize verilmişse bütün bunları tatmak, tanımak için eşitli zayi ve batılı duygularla rahmetin eserlerine açılabiliyorsa kişi kemal kazanmışsa bilgi ve manevi bir gelişmeye sahip olduysa bu şekliyle o Esma-ı İlahi'nin eserlerinin nimetlerini maddi manevi nimetlerini tatmak, tanımak için en ziyade mizan ve aletlere malik bizi boşu boşuna mı yaptı, yarattı böyle onun için organları kullanırken biz şükür uslu ile emrediliyor Kuran'da yani kendi meydimizi arzunuza göre değil de onları bize ihsan eden bize yaratan zatın emri dairesinde kullanmak az karşısından insaftır adam sana bir şey verse şu şeye yarayan bir şey dedim tersine kullansanız sana hediye et diye ihsan yaptı, iyilikte bana gösterdi o şeyi tam ters yerde kullansan sen de o hibe eden yani iyilik yapan zat olsan o bir şeye nasıl bakardın ya hain adam ya bu böyle olduğunu bilseydim vermezdi vermezdi demez galiba alır ezdi rengini geri aldı ondan sonra doktora mı raca etti, doktor vermez ki yok demek ki ahseni takvimde lafımız bu, dört en güzel ve hazine rahmetinin müştemilatını tatna tanımak için en ziyade midanı aletlere malik bir budak kit her şeyi inciden inceye anlama imkanına sahip etki beş ve bunlar hep altı çizgidir bak siyah ve altı çizgide sıfatlarımız bunlar bize böyle okunmasını istersen veririm bir tane dersleri devam ediyoruz ve naifsiz nimetlerine en ziyade muhtaç sayısını unuttum hatta altı mı oldu bilmiyorum altı ve fenadan ebedi yok olmaktan en ziyade muteelli şimdi kediye diye desen ki sen ölünce ebedi yok olacaksın bir daha varlığa gelmeyeceksin bir atom miktarında sıkıntı verebilir misiniz veremezsiniz o bir insan en ziyade muteelli peki çok basit bir müslümana fazla bir bu manada yani ebedi yok olacaksın diye olan bir anlayışın tekininde fazla bir sıkıntı veremez o da cehalet limanlarında düşüncesi kuvvetli olan insanlar Allah'ı tanımıyorlar çok büyük eziyet çekiyorlar yok ama onun için içkiye başvuruyorlar onlar mecbur kalıyorlar yaşanan hayat cehennem gibi oluyor onlarda fenadan en ziyade fanilikten en ziyade muteelli ve bekala ebedi yaşamaya ebedi yaşamaya olduğu için şimdi buraya birkaçı gel Allah bize neler verecekse o verecek olduğu ihsanatını keş halinde istedir fıtır yapımızdan istedir inci mi verecek midemize o meyvelerin iştahısını verir yoksa hiç bir dere taşımaz hayır zira bir çakı taşı olur Allah bize bir ebedilik nimetini verir ki değeri sonsuzdur bunun manevi midesi nedir ebedilik isteğini ruhumuzun derinlerinde yaratılmış, konmuş olmasıdır o zaman ebedilik nimetiyle beraber o ebedilik nimetini en üst dereceli sonsuz dereceli bir iştiyatla istetme hadisiyle haletimizle, hisimizle teveccühümüzle çokluğu peki sonsuz dereceliyle bir nimettir suallarla yaşatacağız da bu manada yerler var gördüm demek ki bekala en ziyade müştak ve hayvanat içinde en nazik şimdi görüyorsunuz, görüyoruz hep beraber kedi hayvan küt küt küt küt yedik ayağından da atar gider gider bir yerde sokulu bir yerde oh kovrulur yatar hadi bakalım sen bakalım bir yürü bakalım bir yerde kıvıracak bakalım sabahleyin cenazeden çıkartırlar bak nazik kim? insan, niye? tecelli esmanın eserlerine şiddet muhtaç olsun da irtibatını yapsın, şükrünü yapsın en mühim şey Allah ile beraber fikri hissi, ameli irtibatı sağlamlaştırma hayat boyu giderek bu irtibat Allah'a karşı olan tevekkül, münasebet teslimiyet, intisap ciddileşecek, perçinleşecek dünyada kalındıkça bu mana bizde tezahür edecek ve de terakki edecek dünya bunun için geldi ve o şekilde hale de gideceğiz giderek kopma hali, gerileme hali hadislerin de anlatılış şekliyle hiç beğenilmiyor veya en nazik tüccarlar arasında en nazik en nazdar Allah'a karşı ve en fakir çoğu şeylere muhtaç, maddi manevi ve en muhtaç ve hayatı dünya büyüken dünya hayatı yaşayışı itibariyle en mükelleb evet en mükelleb dünyada dünya şartlarına çok sahip olan varlıklı kişiler daha mükelleb niye yani bazı işte fikir azalır ne diyelim filozoflar demişler elen nedir pençelerine konuşuyorlar bu adamlar da işte Allah'tan koşup düştüğü dairesinde kafalarını çalıştırıyorlar filozof olmuşlar ama hakikat dışında yürüyorlar elen nedir insanın muhtaç olduğu isteş duyduğu şeylere varamamasından çıkan bir neticedir bildirme birader neyi de bildi o zaman sen gidiyorsun Allah'tan gelen şeyleri yani ahiretteki esas doyurucu alem bilmezsen dünyada hiç kimse doymamış doyamaz ve doymaz doyma evi değildir kimse doymamış dünyada o zaman senin tarif ettiğin elenin dairesinde manevi cehenneme giriyorsun hala haberin yok en mükeellim ve bedbaht burada zengin fakir fark etmiyor zengin daha fazla elenin dairesinde yaşarsın ve istidamca en ulvi ve en yüksek surette, ahirette yaratsın da bu insanın müsabiş olduğu sıfatlar ana sıfatlar oluyor yedi, sekiz, on tane vardı onun bu sıfatlara sahip olan müstahit olduğu ve müstahak olduğu ve layık olduğu bir darı bedniye göndermeyip o zaman neydi darı bedniye gitmemek darı ademe sonsuz okula darı ademde olmaz ya göndermeyip hakikat insaniyeyi sayılandan hakikat insaniye gelişirse gelişmesi bir şey olmaz insaniyeyi iftihar ederek kendi hakkaniyetine taban tabana zırt Allah'ın sıfatlarına taban tabana zırt ve hakikat nazarında çirkin bir haksızlık etsin bu mükemmelliğe doğru yürüyen insanları ebedi yok etsin sözler 87 biraz daha var galiba 24 dakika oldu 24 dakika oldu parça değişti şimdi ama hikmeti Kur'an Kur'an'ın verdiği bildiğimiz kelime Kur'an'ın halis temizi ise ama halis temizi şimdi bu bozuk fitne yaratılmasını bile etse insanlar perişandır onun için perişaniyetimizi bilsek o da bir mertebe olacağına kanaatim var perişaniyetimizi bilmek manevi istiğfar ve ilticadır Allah'a karşı bilsek ve cemiyeti nefret etmektir nefret etmektir benim Allah'ın bilgiye göre olan kanaatim kalbinden nefret edilir bir his var bu hisle karşılayamıyorsan kırmızı yanıyor demektir kişinin anlayış yaşayışı ve hissiyat sahasında kırmızı yanıyor ziraatleri de dedi bu manada olunca imanın en düşük derecesini de kazanamamış olduğu ortaya çıkıyor nefret etmese nefret etmese yani nefretin çok dereceleri var hiç olmazsa biraz nefret hissinin varlığını ortaya koyacak biçiminde mesela milyon derecesinden on derecesi dereceli bir nefretin bulunması diye diyeceğim artık yoksa o zaman kimden yanasın illaki şart kalbende şey yapacak bunu düşünmediğimiz zaman düşünemediğimiz zaman böyle bir mevzumuz vesilemiz yoksa bu cemiyette hiçbir zertlenilgi de haberi olmaz biraz bu dünyada iken biraz bu derslere dikkatle bakmak derslerini dinlemek ve de biraz daha değerlendirmesinin gayretini iradesini kullanmak gerekir evet halis bir kırmızı kırmızı ise bir alttır Allah'ın emirlerine bağlı bir derecesi vardır alttır evet azami mahluk ama halis olunca sadece Allah için düşünüyor yaşıyor ise azami mahlukata mahlukatın en büyüğüne dahi ibadete tenezzül etmez ondan bana zarar vermesin nefahat gelsin diye olan bir teveccüh göstermez ölçü bunda efendim matematik ölçüsü gibidir doğru mu yaptın matematik yanlış mı yaptın diye var ya ölçüler tenezzül etmez Üstadın hayatına baktığımız zaman bu anlattığını yaşayarak anlatıyor diye yakinen görüyoruz talebelerin birileri bakıyor ki Üstad yani peşin dünya'ya ait bir hoşlandığı şeyi vermezseniz çalışamayacak veriyor ne yapsın dinde böyle bir çalıştırma metodu meşruiyeti var Allah'ın muamelesini ne olup ne olacağını Allah biliyor düşüncesiyle o sahalara fazla el koymamak lazım Allah bırakmak lazım ama peşin bir şey olmak illa lazım geliyor manasında bir hale girdikse hissettirdikse anlaşıp gittikse olmadı din meşakat yollarıdır dünya meşakat hayatıdır gücün olanı da budur evet bunda yok gücü var fakat sen istemeyeceksin bunu teveccüh edemeyeceksin bunu hedef yapmayacaksın kendine der Üstad bu cennet gibi bir azami menfaat olan bir şeyi gayrı ibadet kabul etmez bir abdi azizdir Allah'tan başka her şeyi arka çevirebilmiş bir aziz hissetli bir Allah'ın kuludur Allah'ın emrine bağlı kişidir şimdi ben bu abdi niye yani mevzu etmeyeyim ki düşünün bu abdiyeti bilmezsek bilmediğimizin dolayı bizde hukuk olacak olan gaflet karanlığı eda ecdadımıza da dağıtılsa yetmez mi sanki asıl bu fitne yapsın eşi yok eşi yok bunlar öğrenecek öğrenecektir ama dinli mananın tarafına kafayı eğerek öğrenecektir evet üstten geçme tamam başka bir şey daha mı olamaz hem hakiki hem hakiki kilimizi Kuran'ın gerçek talebesi mütevazidir ben varım bana gelin benim sözümü dinleyin ben varken niye oraya buraya gidiyorsunuz diye olan firavun enaniyetin arkasına takılmaz ona yutulmaz mütevazidir ilim halimdir gayet tevekkülkar bir kemalat hayatı yaşıyor evet fatırının Allah'ın fatır futar kanunlarına sahip olan Allah futar kanunlarına sahip olan Allah Allah'ın gayrına, fatırının gayrına dairi ilmi haricinde şeriatta izin vermemiş olduğu işlerde ihtiyarıyla cebirli oluyor ama kabul etmiyor galiba tedirginliğiyle tenezzül etmez başarmaz küçük bir menfaat için başlayan insan dünyasına düşünün öyle koşturulur da dünya menfaatine gelsin diye yahut da sıkıntısı olur sıkıntı çekmeyeyim diye peki adliyet ne alakası var Allah'a bağlı olan kişinin böyle bir durumda hali bağdaşım yok ki tenezzül etmez hem fakir ve zayıftır bu ad kadert, şeyat zayıftır fak ve zaafını bilir kaviyim dileğime güveniyorum şekliyle düşünce bu ifadeleri ters, tantuk evet onun maliki kerimi ona bu fakir ve zaaf kuluna iddihar ettiği, depoladığı uhrevi servet sonsuz cennet nimetleri serveti ile mustanidir biz şimdi dünyada olduğumuz için zaman dairincisi içerisindeki düşündüğümüz o şekilde şekillendik zaman üstüne çıkamıyoruz yahu sen şimdi yolda giderken dünya düzgün bir senin konağın var villan var herşeyi yerinde ama yolda kalp tipi falan perişan oluyorsun kaldı ayağa koyuyorsun, düşüyorsun, kalkıyorsun, gidiyorsun deyken 15 dakikada bir yer bulundun sonra vardın villana oh güzel bir hayat şimdi yoldaki durumun ya villadaki uzun uzun seneler yaşamış olduğunu o ara şey yaşayış dünyası yani azıcık bir eziyetli yaşadığını ayrılıp da sonra sarayda yaşayacak olduğunu ayrı tutmanın yeri yok bunu da yaşayan sensin, onu da yaşayan yaşayan sensin zaman üstüne çık şurada bir aya koyuyor, kalp tipi falan içerisinde kalıyorsun 15 dakikalık bir devre ahiretteki sonsuz olan hayatının beraberini düşünürsen bunu da ona bakan hikmetleriyle anlarsan sen ahirete gitmeden gitmiş yoldaki cennetin manevi tarafında yaşıyor gibi bir dünya hayatı yaşayabilirsin niye zaman dünya hayatını asıl hayatını zaman bu işte diye düşünüyor ahireti unutma halindesin, ya yok şimdiden yaşa ahiresini ya he, burada ta bunlar dışarıda sen şimdi yolda giderken kalp tipi içerisinde eve varınca güzel hayatını bildiğinden dolayı bu çektiğin 15 dakikalık bir müddetin sana bir baskısı eziyeti manevi kılmasının netice veriyor mu? yok bununla aynı sayalım zaten o zaman zaman üstüne çıkacaksın fevkal zaman der üstad buna anlayanlar için tabi ki fevkal zaman o zaman dünya hayatındaki sıkıntıların eziyeti görünen hayat seyri sana hikmetli bir hayatı binlerce, kısacık bir hayat değerlisi olarak görülmeye başlar hikmetli olarak görülmeye başlar onun manevi kelime ona ittihar ettiği uhrevi servet ile müştaniydir, çok cengi acayip cengi binlerle dünyada binler apartmanları birleştirsen oradaki bir tanenin değerinde olmayacak olan villaları var aslanları var binlerle şimdi dünya gözüyle adamın villaları olduğu zaman zengin deniliyor ya hakiki müminin sonsuz hiçbir şekilde bozulmayan ebedi villaları var kasır niye müştani değildir, bu adam yani zenginliği dünya cihetiyle alırsanız bütün dünya zenginliğini toplayıp bir zengin hale getirirseniz onun yanında fakir durumda düşecekler bu zenginliği kişi bilmeli mi bilmemeli mi dünyadayken bir derece kadar vicdanında bu zenginliğin getirdiği huzurlu hayat anlayışı kazanılmalı mı kazanılmamalı mı kazanılmalı, adam parayla arkasına koşuyor maddi dünyevi, fani sadece onun arkasına koşuyor, başka bir şey bilmiyor fakir hakiki fakir fakirdir ama bu kul bu şekilde imar sahibi olunca müştani'dir ve seyyidinin nihayetsiz kudresinin üstüne getirdiği için kavidir, nasıl sonsuz bir kuvvete bağlıktan gelen kuvvet sahibidir kavidir Zümer Ağabey bize anlatmıştı açık hava izahı çok zayıf oldukları için açık hava ihtiyacı vardı bir gün diyor üstad diyor dağdayız, bacakla beraber batıyoruz hiç adeti değiliz diyor bence bacakla beraber batıyoruz keyif çekme manasında bir tablo bir manzara şimdi diyor Rus, İngiliz Fransız birleşecek hava ordularını birleştirip sahibi imar etmek için hareketi geçecekler, kara bir bulut gibi büyük kutulardaki fazla dünyanın kötülüğünü gece yapıyor gibi bir bulut geliyor nereye? üstada ne için? imar etmek için üstad da ondan dolayı bacakla beraber attı çok keyifleniyor üstad o zaman diyor Zümer Ağabey'e böyle bir durum karşısında ben keyfimle diyeceğim, Zümer Ağabey bana bir kahve yap kahve keyif içindir ya niye? diyecek Müslüman tarafta düşman tarafına karşı kuvveti varsa Allah mübareze istiyor hiç bir kuvveti yoksa keyiflenmemizi istiyor niye? Müslümanın kuvveti olmadığı zaman kuvvet ilahi edebine girecek Nebi Suresi gördün mü? görmedin mi? diyor bütün Müslümanlar manasınınızı anlayacaktır kavidir biz kavim miyiz? kendimiz göreceğiz biraz da hem yalnız li meçhillah liza ilahi için fazilet için amel eder, çalışır yaptağune fazlen minallahi ve ridvana sahabeleri bize örnek gösteriyor Allah Kur'an'da neahu sahabeler Edebelimizle beraber olanlar neahu ne istiyorlar biliyor musun? yaptağune onlar ne istiyorlar sahabeler hakiki Müslüman ne istemeli? fazlen minallahi ve ridvana istemeli o zaman fazilet bu işte fazileti imaniyye, Kur'aniyye hakiki fazilet İslamiyye bir de liza ilahi iki şey istiyorlar sahabeleri ve sahabeleri de Allah'tan istiyorlar onu başka taraftan istenmenin yolu hakik değil, olmaz olmamalı o ki burada liza ilahi için fazilet için dediği ayette atken söylüyor, ayetten geliyor bu çalışır işte iki hikmetin yani Avrupa dinden kopuk felsefe anlayışıyla Kur'an hikmetinin verdiği terbiye iki tilmizin muvazelesiyle anlaşılır yani felsefe tilmiziyle Kur'an tilmizinin hususiyetleri ortaya konulunca birisi ne kadar esbaya birisi ne kadar aziz ve yüce ve yüce tabi bunu sözle sadece sözle söylemek olmaz bundan bile olmaz fakat atlayın biraz hadi bakalım atlayın şöyle bir yan tarafa atladık ha işte siz burada bakın ama o manada ki değil benim dediğim manada değil ama güzel bir şey abdina ayette geçiyor Bakara Suresi abdina münafık yevyanı yani şeyde Kur'an'da azgın Yahudi'de lehucun ettireceği ayette geçiyor hadiste zaten var da ayette de geçiyor abdenlena öyle geçiyor o azgın Yahudilere azgıntısı birbirine bunlara diyor üzerlerine böyle bir kuvvetini bir gücünü hücum ettireceği ama Yahudilere hücum edenler için Kur'an'da abden geçiyor nedir? yani Allah'tan Allah'a çok yakın değil biraz mesafelik kullanılan abdina olunca bütün bütün Allah'a yakın oluyor Resulullah kullanıyor bunu abden abdina abden olunca tenkirli oluyor abdina abd lafzının Nebi ve Muhammed a.s. lafızlarına ciheti tercihi ne Allah Muhammed demedi diyorsun Kur'an'da var da şey dedi abdina dedi bunun sebebini anlatacağım ab tabiri Peygamber a.s. azametine manevi büyük şahsiyetine ve ibadetin ulu derecesine Allah'a bağlı Allah'ın emirlerine göre düşündük yaşamanın üstün derecesine işaret olduğu gibi Ubudu emrini tehliktir daha önce Ubudu diye geçmişti ayet Bakara'da aynı zamanda Buda o ayeti de Selimiya Fıstık'ın çok büyüğünden takviye ediyor tehliktir ve Resulullah'ın hakkında varid olan bilimleri defetmektir ki Ozad bütün insanlardan ziyade ibadet yapmış ve Kur'an'ı okumuştur Kur'an'ı okumuştur derken sevap için okunan manada değil Kur'an'ın ilişkilerini anlama yaşama kabul etme onunla sıfatlanma manasında Kur'an'ı okumuştur işaret 93 tabi bu bize bakan tarafı ile alacağız bu manada bizim de bilimselerimizin olmasının lüzumunu düşüneceğiz bir tane parazit aldı diyorum atladım yani bunu atamayın imandan gelen hürriyeti şer'iye imandan geliyor bu nedir hürriyeti şer'iye Allah'ın yasak ettikleri ne ise kimse dokunamaz ona aynı şekilde insan üzerinde onun hakimiyeti o yasaklar cihazıyla devam edecek Allah'ın hakimiyeti neleri de mübah dediği, helal dediği ise aynı şekilde duracaktır, insan onlara dokunamayacaktır, dokunmamalıdır dokunursa Allah hakimiyetini kaldırıp kendi hakimiyetini getirir manasında bir azgınlık olur buna göre dünya üzerinde Allah'tan kılıp çeşit çeşit atı atan rejimleri düşün hakkın varsa muazzam et imandan gelen hürriyeti şer'iye iki etrafı emreder bu biraz önce dediğimiz manadaki hürriyeti şer'iye insanların üzerindeki hürriyet hudutları şer'i hatta belirtilmiş akşam şer'iyede bu iki esası emrediyor, bir en la yüzellile ve la yetezellele men kâne abden lillah la yekûnu abden lil'ibâd la yec'al bâdukûn bâ'dan erbâben lillâh bu da temsil gelecek herhalde üstad nam, evet diyor bu ibadetlerin dediği doğru el huliyyetû şer'iyyetû Allah'ın bize verdiği hürriyet dairesi ne ise o nedir? hakiyyetulrahman Allah'ın rahman sıtatının ihsanıdır, hakiyyesidir niye Arapça ibaret edildi üstad neyi o daha yokmuş olduğumuz ayetten muhtemelsiz ibaret edilir yani iman bu müktüzel diyor ki tahakkül ve istibdat ile başkasını tezlil etmemek ezmemek, zillete düşürmemek ve zalimlere tezellül etmemek, başememek Allah'a hakiki abd olan hakiki abd olan başkalara abd olamaz bu kaydılarla zamanı düşüneceğiz birbirinizi ayetin o biraz önce okuduklarımız ayetin manasını üstadlarına uygun bir manayla verdiği manayı yazıyor burada birbirinizi Allah'tan başka kendinize yapmayınız yani sizi yönlendirici düşüncede, iste, anlayışda noktaya nazar sahibi kurmada Allah'tan başkasının kendisinde kalmayınız fitne ahı zamanın nefretini yaşayınız ki içine düşmeyesiniz yani Allah'ı tanımayan her şeye, herkese, nispetine göre bir rububiyetle mehmum eder başına musallat eder evet hürriyet-i şeriat Cenab-ı Hakk'ın Rahman-ı Rahim tecellisiyle bir ihsanıdır yani atiyet-i rahman ve imanın bir hassasıdır en sona geldik, atiyat bir paragraf kaldı bu manaya tez ediyor gene şeriatı da çok pahalı üstün dereceli ilahi ilim sosyizmden gelen nizamat-ı Kur'aniyye makam-ı şeriyye şeriatı da kelam-ı edeliden geldiğinden din-i hükümden Allah'ın kelam sıfatından ezel-i ula sıfatından geldiğinden ebede gidecektir ezel ile ebed arasında bizim dünya zaman anlayışının itibariyle bir şey ezeliyse ebedidir artı bu ezelde bir yere doğru zaman bakışımız dünya alışkanlığıyla olan bakıştır ebede? ebede yok gözü bakıyor onun için bizi acıyor Allah bize rekabet ediyor ama biraz üstte çıktığımız zaman bu Kur'an'ı mananın inceliğine gidince ezeli olan üstadın ifadesiyle elbet ebedidir buradan anlayacağız artık yani bu talebeleri bu dereceyi anlama dünyasında bulmalı selam-ı ezelden gelmiştir o zaman selam-ı ezeli ebedi değil midir zamanımızın bu dünyadaki üç zamanlı ölçüsü zaten garip bir şeydir bu zamanda insanları zaman her köşesine soktu cemiyete geçmiş ve geleceği düşünmede alışkanlığımız kalktı artık düşünüyoruz dünya cihetindeki fani hayat noktasına düşünüyoruz, dinin dediği manada düşündüğümüz ciddiyet kazanamıyor evet şeriatı derler kelam-ı ezelden geldiğinden ebede girecek yani şeriatın ahkamı sonsuz devam edecek ahirette inşaatı izleriz de teknik cihetiyle sizi ayrılacağız ama manamız cihetiyle sizi ayrılmayacağız ifadesini kullanıyoruz şeriat ahkam bir şey de bizi ayrılmayacak kainat, mağlup dünyasının hakikatları dairesinde gelen bu hükümler o kainat maddi alemlerle beraber manaca birlik, beraberlik dairesindedirler birisi mana cihetiyle bir bağlı birisi mananın mahiyetinde o manayı anlatır şekilde varlık alemi onun için kitabı kainat denir sadece bu maddi bizim dünyamızdan ibaret değil kainat kitabı şeriatı derler kelam-ı ezelden geldiğinden ebede gelmeyecektir geçti emmarenin istidadı rezilesinden selametimiz islamiyete istina dileniz o hadd-ül metine kuvvet-ül muska bunu da bahsediyor o mülker adamlar kuvvet-ül muska ustad-ı salih kuvvet-ül muska dedi vay vay vay nasıl dedi bunu da görüyoruz gerekli evet hadd-ül metin Kur'an-ı Efendimiz dedi bunu da kuvvet-ül muska o hadd-ül metine temasuk iledir ve haklı hürriyetin hürriyetten haklı istidadı etmek iman imandan istidadı iledir hakkı istifade etmek için hürriyetten imandan oluyor evde edilebiliyor zira sani aleme hakkıyla abdü ve hizmetkar olanın halka hürriyette tenezzül etmemesi gerektir ediyorsa o zaman Rabbul Alem mağbuda olan ibadeti noksan herkes kendi aleminde bir kumandan olduğundan alemi askarında kendi yaşayışı içinde cihad-ı ekmeğiyle mükellektir yani enamiyesiyle hizmetiyle çarpışacak ve ahlak-ı ahmediyye a.s.m ile tahalluk ve sünnet-i nebevi ihya ile muvazzahtır yani müslüman bilhassa fitne zamanlarında sünneti yaşama ciddiyetinde bulunacaktır dedi ve burada bunu kestik El Fatiha iyi akşamlar soru iyi akşamlar alt tabirinin bazısı şeklinde