Details
Nothing to say, yet
Details
Nothing to say, yet
Comment
Nothing to say, yet
Merhaba, ben Eğitim Reformu Girişiminden ve Rüstançlusu Türkiye'den Burcu Meltemarık. Geçtiğimiz yıl etkiniz desteğiyle, eğitim hakkını izlemek amacıyla 27. Taraflar Konferansı'na katıldım Mısır'daydı. Şimdi buna ilişkin bir bilgi notu hazırlıyorum ve değerli uzmanlarla, farklı konuklarla, farklı konularda podcast yayın yapıyorum. Konuğum, genç bir arkadaşımız Seren Anaçoğlu, hoş geldin Seren. Hoş buldum, merhabalar. Çok teşekkür ediyorum vaktin için. Seni senin ağzınla tanıyabilir miyiz diye soruşturuyorum. Tabii ki. Ben Seren Anaçoğlu. Şu an 20 yaşındayım ve 16 yaşından beri iklim aktivistiyim. Banyosal üniversite, hukuk fakültesi, ikinci sınıf öğrencisiyim. Aynı zamanda da Avrupa Birliği İklim Komisyonu tarafından seçilmiş en genç iklim ertisiydim. 2021 senesinde. Bunun dışında iklim kriziyle yoğun bir şekilde mücadele etmeye çalışıyorum. Bu konuda farkınalık yaratmaya çalışıyorum. Birçok alanda iklim krizinin etkilerini günümüzde fark ediyoruz ve bu yüzden de bir genç olarak bu konuda kendi sorumluluğumu hissediyorum. Ben de bu konuda mücadele etmeye çalışıyorum diyebilirim. Çok teşekkür ediyorum. Söyledin zaten bunu hisseden birisi olduğunu. İklim krizinin ilk ne zaman hissettiğini ve bu alanda seni az önce bahsettiğin çalışmalara yönlendiren süreçleri biraz daha açıdık mı? Tabii ki. Şu şekilde aslında iklim krizi özellikle biliyorsunuz ki son 200 senedir sanayi döneminden itibaren etkilerini hayatımızda hissettiriyor. Özellikle insan kaynaklı ortaya çıkan karbon emisyonlarının iklim krizi üzerindeki etkilerini hem günlük hayatımızda hem de bilim servelere bakarak görebiliyoruz. Fakat benim ilk iklim kriziyle tanışma serüvenim şu şekilde oldu. 2019 senesinde bir konferans düzenlemek istiyordum. MWM konferansları yapıyorum. Model Birleşmiş Milletler Konferansları olarak geçiyor. Ve konferansım için bir tema arıyordum. Bu temayı da aslında bayağı bir araştırdım. Hangi temayı kullanabilirim diye böyle bir araştırma içerisine girmiştim. Ve sonrasında 22 Nisan'ın Dünya Günü olduğunu gördüm. Ve Dünya Günü'nün de ne olduğunu araştırmaya başladım. Sitesinde de detaylı belirleri yazıyordu zaten. Ve earthday.org sitesine girdiğimde dünyayı kucaklamanın ne kadar önemli olduğunu, dünyayı korumamızın ne kadar önemli olduğunu, limit aşımı gününü, kullandığımız kaynakların bir gün bitebileceğini ve iklim krizinin özellikle sıcaklık artışından hem habitatı hem de canlılığı nasıl etkileyebileceğini araştırma fırsatı edindim. Ve dedim ki ben bu konuda daha fazla proje üretmeliyim, daha fazla çalışmalıyım. Özellikle o sene yaşanan şu anda hayatımızda çok büyük bir kriz gözüküyor. Kuraklık krizi. Özellikle İstanbul'da şu an barajların dolu koranlarını her sene konuşuyoruz. Çünkü Kasım ayına geldiğimizde çok farklı bir mevsimde karşı karşıyayız. Ve büyük bir kuraklıkla da karşı karşıyayız. Ben bu konuda İstanbul'un su kriziyle nasıl mücadele edebilirim? Plastik atık kriziyle nasıl mücadele edebilirim? Bunlarla ilgili projeler üretmeye başladım. Sonrasında kendi lisemde Kabataş erkek lisesindeydim. Bir su projesi ortaya çıkardım. Bir de plastik kullanımını azaltmak üzere birkaç proje ortaya çıkardım. Erkek yurdu, kız yurdunda plastik çiçeğinin kullanılmaması, ayak muslularının kullanılması üzerine bir seferberlik başlattım. Bu şekilde de aslında hem okulda plastik çiçeği kullanımını azaltmaya adım atmış olduk. Ben de Tevre Kulübü Başkanı olarak böyle projelerde yer aldım. Ve bu projemle de aslında iklim ertisi seçildim. Ve hala da devam ediyorum. Ben de hak savunuculuğu bakımından da avukat olmayı seçtim hedef olarak. Şu anda hukukum. Çok teşekkür ederim. Ne kadar kıymetli. Benim de 11 yaşında bir kızım var. O da ilk defa bu sene Model United Nations'a giriyor ve konu seçiyor. Ben tabii hangi konuyu seçeceğini bilemiyorum. Şimdi o araştırıyor. Ne kadar önemliymiş bu alan. Onun sayesinde görmüş oluyorum. Senin de hayatını etkilemiş. Ne kıymetli. Şimdi iki tane konu açtın. Bir tanesi dedin ki Avrupa Birliği Komisyonu iklim ertisiyim dedin. Belli bir dönem böyle bir görev üstlendiğini söyledin. Hem de en genç üye olduğunu, en genç erti olduğunu ekledin. Hem de hukuk alanına girmek istediğini söyledin. Sen iklim ertisi olarak neler yaptın ve neden özellikle hukuk alanını tercih ettin? Bu ikisini açabilir misin? Tabii ki. Dediğim gibi ortaya çıkarttığım projelerle birlikte bir başvuru hazırlıyorsunuz Avrupa Birliği'nin kendi sitesinden. İklim Komisyonu'nun sitesinden. Ve bu başvuruyla gelecekte ne hedeflediğinizi, neler yaptığınızı, bu zamana kadar ki projelerinizi yazıyorsunuz. Ben de bu şekilde başvurdum ve o zamanki Türkiye'deki 5 iklim ertisi arasındaydım ve dünyadaki Avrupa'daki 40 iklim ertisi arasındaydım. Bu iklim ertisi olarak şu şekilde görevler ediniyorsunuz aslında. Bunlarda birçok uluslararası toplantıya katılma fırsatı elde ediyorsunuz. Yüksel'de gerçekleşen toplantılara katıldım. Bu toplantılarda Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcıları, Avrupa Komisyonu İklim Direktörleri ile tanışma fırsatı elde ettim. Onlarla aslında Türkiye'nin durumunu konuştum. Çünkü uluslararası alanı hem Türkiye'yi temsil etmek hem de Türkiye'yi nasıl geliştirebilmem üzerine odaklanmıştım aslında. Nasıl geliştirebilirim? Bunları düşünmüştüm. Onun dışında tarım alanına odaklanmıştım iklim komisyonu ertisi olarak. Çünkü Türkiye'deki tarım şu an ilerledikçe geriye gitmeye başlıyor. O zaman ilerledikçe. Ve görüyoruz ki artık tarım politikalarının özellikle su kullanımı konusunda yetersiz olduğu ortada. Bu yüzden de Avrupa'da nasıl işliyor? Çünkü çok gelişmiş bir sistemleri var ve bütün çeşitliler neredeyse bu konuda çok iyi eğitimler alıyorlar. Fakat Türkiye'de bu eksik. Bunu nasıl geliştirebilirim? Bunlar üzerine odaklanmaya çalıştım. Onun dışında Avrupa Birliği İklim Komisyonu bize TEDx düzenleme lisansı veriyordu. Ve bir Türk İstanbul'da ilk çevre konulu iklim TEDx konferansını gerçekleştirdim. TEDx European Climate Pact İstanbul adı altında. Bu konferansta da birçok iklim aktivistiyle, birçok uzman iklim alanında çalışan kişilerle bir araya gelmiş olduk. Ve bir ufak bir TEDx çalıştığı gerçekleştirmiş olduk diyebilirim. Onun dışında hukuk seçmemin de en büyük nedenlerinden biridir. Bir şeyleri değiştirmenin aslında hukuk sisteminden geçtiğini gördüm. Ve hukuk sistemini değiştirdiğimizde de aslında birçok regulasyonun iklim krizi konusunda Türkiye'ye gelebileceğini, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde daha fazla konuşulması gerektiğini, yasama bakımından da daha fazla arttırılırsa Türkiye'de büyük bir değişim yaşanabileceğini düşünüyorum. Ve bu yüzden de aslında hukuk öğrenerek ben de bu konuda çalışmaya başlamak istiyorum. Ne kadar kıymetli, çok etkileyici, çok teşekkür ediyorum. Hem yaptığın çalışmaları paylaştığın için hem de hukuk alanına özellikle eğildiğin için. 2015'ten bu yana ağırlıkla ama 2018'de biraz daha artacak şekilde gençlerin uluslararası ve ulusal iklim değişikliğiyle ilgili karar alma süreçlerine katılım talebi oldu. Başka birçok talepleri de oldu. Hem dünyadan yöneticilere, hem Türkiye'den bulundukları yerdeki yöneticilere talepleri oldu. Gençlerin talepleri neler? Dediğim gibi Burcu, öncelikle şöyle bir talebimiz var. Şu anki karar alma süreçlerine daha fazla yer almak istiyoruz. Çünkü bu bizim geleceğimiz, bu bizim önümüzdeki hayatımız aslında. Ve bu karar alma taleplerinde bizi dahil etmedikleri sürece aslında bizi de savunmuş ya da korumuş olmuyorlar. Ve genellikle siz bizim geleceğimizsiniz demelerine rağmen ironik bir şekilde genellikle de karar alma süreçlerine daha yaşı büyük insanlar oluyor. Ve bir noktada da biz dahil edilemeyebiliyoruz. Konu olarak da dahil edilemeyebiliyoruz. Buradan alayım, baştan. Karar alma süreçlerine dahil edilemeyebiliyoruz. Bu yüzden de aslında iklim krizi konusunda da hem de diğer konularda da gençlerin daha fazla talepleri var. Bunlarda en büyüklerinden biri de Türkiye'nin iklim krizi bakımından acil durumu ilan etmesi. Bizim de aslında 2021 senesinde çıkarmış olduğumuz birçok kampanya var bununla ilgili. Ve taleplerimizi de net bir şekilde ifade etmiştik kampanyalarımızla birlikte. Öncelikle işte iklim krizi konusunda komisyonların, bilim kurularının kurulmasını istiyoruz. Onun dışında iklim krizinin gerçekten Türkiye'de sorun olarak görülmesini istiyoruz. Çünkü hava kalitemizi etkiliyor, yaşam kalitemizi etkiliyor. Birçok alanda bizi etkiliyor. Biz gerçekten şu an okul zamanlarımızdan belki yaşam zamanlarımızdan feragat edip bu konu hakkında mücadele ediyoruz. Belki de daha fazla söz sahibi olabilirsek, kararlılığın aşamalarına yer alabilirsek bu konuda da çalışmalarımızı ortak bir şekilde yürütebiliriz diye düşünüyorum. Bunları söyleyebilirim. Daha haklı bir talep, daha gerçek bir talep olamaz. Çok kıymetli buluyorum bu talebinizi ve gençlerin bu anlamda da bütün diğer sihir toplum örgütleri, farklı topluluklar, farklı alanda çalışmalar yürüten herkes tarafından da desteklenmesi ve bu konuda dayanışma içinde olması gerektiğini düşünüyorum. Son yıllarda bir konu daha sende hukuk alanında olduğun için özellikle sormak isterim. Son yıllarda birçok alanda gençler dava açmaya başladı iklim ve çevre haklarına ilişkin. Bir de bunlardan biraz bahsedebilir misin? Tabii ki. Özellikle 2020 senesinden bu yana birçok dava örneği görebiliyoruz. Özellikle de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne ulaşmış ve birçok ülkeye karşı açılmış, gençlerin de kendi hükümetlerine açtığı birçok dava var. Bu davaların önemi çok büyük. Çünkü iklim krizi konusunda farkındalığın, benim de dediğim gibi hukuku değiştirerek, farklı regulasyonları değiştirerek başarabiliyoruz ve bu şekilde sesimizi duyurabiliyoruz aslında. Çünkü normalde duyuramadığımız için biz dava yoluna başvurmamız gerekiyor. Tabii ki bu hepimizin hakkı olan bir durum. Yani dava açmak hepimizin hakkı ve biz de bu haklarımızı kullanıyoruz. Bu benim çok hoşuma gidiyor. Özellikle son zamanlarda işte Portekiz'de 6 gençleşti, Duarte davasında gördüğümüz gibi. Ülkelerin hepsine karşı sorularımız var. Ve bu soruların özellikle de yazılı bir şekilde ortaya çıkan savunmalarla sorularımızın cevaplarını bekliyoruz. Ülkelerin özellikle. Bizim de Türkiye'de açtığımız ilk iklim krizi davası var. İklim 3'ün gençlik ekibi olarak bu davayı açtık. Bu davada seni de bahsettiğim gibi COP27 konferansı geçen sene gerçekleşmişti. Bu konferansta Çevre ve İklim Değişikliği Bakanı bir açıklama yapmıştı. Ve buna işte her 5 senede bir açıklama alması gereken bir söz verilmesi gerekiyor. Bu sözde de işte o seneki ya da işte o bir hedef belirliyorlar. Ve o hedefe kadar ne kadar karbonhidrat yapacaklarını, ne kadar azaltım yapacakları konusunda bir söz veriliyor. Bu söz işte o konferansta açıklanmıştım. Ve bu sözde de aslında bir azaltım hedefi değil bir arttırım hedefi söz konusuydu. Ve bu her alanda bizi etkileyecek. Özellikle çocukları, gençleri ve yani tüm dünyadaki insanları ve Türkiye'deki insanları özellikle etkileyecek bir durum. Çünkü gerçekten bu çok büyük bir global bir problem. Karbonhidrat arttırımına sebep olmak ve Türkiye'nin böyle bir hedefi söylüyor olması gerçekten çok büyük bir iklim eylemsizliğiydi. Biz de buna karşı bu raporu kullanarak Danıştay'a bir dilekse verdik ve bir dava açtık. Bunların da aslında ilerleyen süreçte daha fazla artmasını, gençlerin herkesin haklarını kullanarak bu davaları takip etmesini ve araştırmasını ben çok isterim. Umarım da örnek olmuştur Türkiye'deki gençler için ve insanlar için. Çok teşekkür ediyorum. Senin bahsettiğin gibi ben de bu davaların hem takipçisiyim hem de çok kritik olduğunu düşünüyorum. Hem iç hukuk hem de uluslararası hukuk bağlamında. Belki bir parantez açarak şunu hatırlatmak, bir hatırlatma yapmak gerekir. Sizin davanızın, Türkiye'de açtığı davanın neden önemli olduğunu göstermek için. 2019'da farklı ülkelerden 16 çocuk, 5 ülkeye, Almanya, Arjantin, Brezilya, Fransa ve Türkiye'ye iklim değişikliğiyle ilgili mücadelede gerekeni yapmadıkları için ve bu nedenle haklarının ihlal edildiğinin beyan edilmesi için Çocuk Hakları Komitesi'ne başvurmuştuk. Başvurularında da komiteden iklim değişikliğini ele almak için atılması gereken adımlara, azaltım ve uyum tedbirlerine ilişkin tavsiyelerde bulunmasını da talep ettiler. Başvuruk komite tarafından her ülke için ayrı ayrı değerlendirildi. Her ülkeye ayrı değerlendirme raporlarını yolladı. Sonuçta 2022 tarihinde çocukların mağdur statüsü komite tarafından haklı bulundu. Ancak iç hukuk yolları tüketilmediği gerekçesiyle başvuru için kabul edilemez kararı aldı. Dolayısıyla da sizin bu yaptığınız çalışmanın iç hukuk yollarının da ilerletilmesi bakımından çok anlamlı olduğunu düşünüyorum. Sonuçları ve süreci bende ilgiyle bekleyeceğim. Teşekkür ediyorum Seren. Bir mesele daha var. Bu meseleyi de Türkiye ve dünya bakımından önemsiyorum. Eğitimciler ve öğretmenler arasında da bu ihtiyacı görüyorum. Gençler arasında da kısmen bu ihtiyacı görüyorum. Sivil toplum alanında çalışanlar açısından da genel kamuoyu açısından da. İklim krizi ile ilgili çok da yanlış bilgi var biliyorsun. Biz dinleyenlere ilham da olması açısından sen iklim krizi ile mücadele konusunda hangi kaynaklardan bilgi ediniyorsun? Şöyle söyleyebilirim. İklim krizi konusunda dediğiniz gibi gerçekten çok farklı yerlere çeken, farklı algılanmalara sebep olan kaynaklar var. Ama özellikle benim takip ettiğim birçok üniversitenin, Amerika'daki birçok üniversitenin iklim enstitüleri var ve buraya iklim enstitülerin çok güzel raporlamaları oluyor. Ben bu raporlamalar üzerinden aslında iklim krizini takip etmeye çalışıyorum. İşte bu özellikle kutupların durumundaki meselelerde Kolombiya Üniversitesi'nin çok güzel kaynakları oluyor. Oradaki iklim enstitüsünün. Onun dışında Türkiye'de çok iyi bilim insanları var bu konu üzerinde çalışan. O insanları okumaya çalışıyorum. O insanların röportajlarını, konuşmalarını dinlemeye çalışıyorum. Çünkü iklim krizini öğrenmek gerçekten bilimin yolundan geçiyor ve bilimi dinlemeyle aslında bir şekilde çözümlenebilir diye düşünüyorum. Bu yüzden de elde ettiğim kaynakların gerçekten doğru olduğunu kontrol etmeden aslında inanmıyorum. Çünkü çok farklı, gerçekten dediğim gibi farklı yönlere evrilebiliyor konu. Bu yüzden de bu şekilde araştırmaya çalışıyorum elimden geldiğince. Çok teşekkür ediyorum. Çok kıymetli hakikaten bilimin izlenmesi bu bakımdan. Az önce sen ulusal katkı beyanından ve bunun yetersizliğinden bahsettin. Türkiye'nin iklim krizi konusundaki pozisyonunu ve bu konudaki sivil toplumun taleplerini ne ölçüde izliyorsun ve bunlara ilişkin ne düşünüyorsun? Özellikle son beş senede sivil toplumun etkisi hükümet üzerine, hükümetin verdiği kararlar ve Türkiye'nin iklim politikası üzerinde çok iyi bir şekilde etki edebiliyor diye düşünüyorum. Biz iklim grevleri düzenliyoruz, sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. 2019 senesinde binlerce insan sokağa çıktı. Onun dışında biz her sene iklim grevlerinde birçok insanla iklim mücadelemizi anlatıyoruz, sesimizi duyurmaya çalışıyoruz, basın açıklamaları okuyoruz. Bu konuda gerçekten sivil toplumun etkisi ve desteği çok büyüyor. Ve iklim krizi konusunda da Türkiye'nin iklim değişikliği bakanlığı olarak değiştirmesi de aslında bir nevi bilinç oluşturdu diye düşünüyorum. Ne kadar uygulamada geçinmemiş olsada isminin değişiyor ve böyle bir bakanlığın ülkemizde oluyor olması bile aslında çok güzel bir adım. Onun dışında biz gençler olarak birçok STK'da yer almaya başladık. Bu özgürlüğümüzü kullanıyor olmamız da gerçekten aktif olduğumuzu ve gençlerin bir şekilde birçok şeyleri değiştirmek için mücadele ettiğini gösteriyor. Onun dışında dediğim gibi ama Türkiye hükümeti olarak STK'ların çok fazla dinlediğini söyleyemem. Sadece güzel örneklerden birkaçını verebilirim. Biz 2021 senesinde bir grev düzenlemiştik. Bu grev de aslında tam da COP26 konferansından önceydi. Ve COP26 konferansında neler yapılması, neler açıklanması gerektiğiyle ilgili taleplerimizi de sunmuştuk. Ve Türkiye'nin Paris İklim Anlaşması'nı imzalaması gerektiğiyle ilgili çok büyük bir baskı oluşturuldu. Tüm STK'lardan gelen talepler ve işte bizim gibi gençlik örgütlerinden gelen taleplerle birlikte. Ve Paris İklim Anlaşması yeniden imzalanmış oldu. Ben bizim etkimizin bu konuda çok büyük olduğunu düşünüyorum. Çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki bir milletvekili aracılığı ile biz bir mektup iletmiştik. Gençlerin talepleri Paris İklim Anlaşması'nın imzalanması ve iklim krizi yönünden harekete geçilmesi yönünde. Bu yüzden de Paris İklim Anlaşması'nı imzalayın diye aslında bir baskı oluşturmuştuk meclistede ve bu mecliste okundu. Bunların çok fazla etkisi olduğunu düşünüyorum politikaları yönlendirme bakımından. Umarım daha da fazla böyle örneklerle karşılaşabiliriz. Umarım, umarım gerçekten çok kıymetli. Çok fazla gençlerle ilgili gençlere yönelik şu yapılmalı, bu yapılmalı deniyor ama bunu daha çok yetişkinler söylüyor. Gençler ne alanda çalışmalar yapılması gerektiğini düşünüyor? Bunu senden dinleyebilir miyiz? Dediğim gibi gençlere yönelik şu şekilde çalışmaların olması gerekiyor. O da şu, biliyorsunuz ki İstanbul Planlama Ajansı var mesela. Oradan örnek verebilirim çünkü gençlerin katılımına çok önem veriyorlar bu konuda. Birçok işte komisyonlar kuruluyor ve bu komisyonlarda aslında en az bir gencin budunuyor olması çok önemli. Steplen kurulu komisyonları, işte farklı komisyonlar kuruluyor. Bunlarda gençlerin dahil olması bence çok önemli. Onun dışında da gençlere aslında psikolojikte çalışmalar yapılması gerekiyor. Psikolojik olarak eko-anksiyeti yaşamamaları için bir şekilde aslında hem güvenli aktivizmin arttırılması yönünde, hem de gençlerin haklarını bilmesi yönünde daha fazla çalışma yapılması gerekiyor diye düşünüyorum. Özellikle Rusan Schutz'tan örnek vermem gerekirse, ben de Rusan Schutz'un güvenli aktivizmin çalışmalarına katılmıştım. Ve beni gerçekten çok mutlu etmişti. Çok aslında huzurlu olmuştuk. Çünkü aktivizm yaparken birçok sorunla karşılaşabiliyoruz. Birçok hak problemlerine de karşılaşabiliyoruz. Yetişkinler bunu bazen dinleyebiliyorlar. Ve bu konuda daha fazla çalışmalar yapılması gerektiğini düşünüyorum. Nasıl daha iyi bir aktivizm ortamı sağlanabilir? Nasıl daha iyi bir şekilde haklarımıza erişebiliriz? Haklarımızı önce bilmemiz gerekiyor tabii ki bu noktada. Ve haklarımızı bilmek konusunda da hukuki eğitimler de yapılabilir diye düşünüyorum. Ne kadar kıymetli bir noktaya işaret ettin. Hakikaten hak ihlalleri çok sık olabiliyor birçok açıdan. Ama iklim alanında çalışan gençlere haklarının ihlalini çok daha sık görüyoruz diyebilirim. Tabii ki birçok konuda vardır. Ben bu alanı izlediğim için bunu görüyorum diyeyim. Eğitimciyim ve öğretmenlere yönelik bir bilgi notu hazırlıyorum. Bu iklimizin desteği kapsamında. Öğretmenler ve yetişkinler gençlerden sizlerden hangi konularda destek alabilir? Bunu da açabilir miyiz biraz? Tabii ki. Öğretmenlerin bakış açısı aslında şu konuda. Bazen sadece eğitim odaklı olabiliyor. Öğretmen şunu öğrensin, bunu öğrensin, şunu öğrensin gibi olabiliyor. Fakat uygulama konusunda bizden destek alabilirler diye düşünüyorum. Biz gerçekten iklim krizi konusunda ne düşünüyoruz mesela? Özellikle bu konu üzerine düşündüğümüz için. Bizim gerçekten derin bir şekilde bu konulara ne düşündüğümüzü öğrenip ona göre bir öğretim sunmaları gerekiyor diye düşünüyorum. Bunun dışında da dediğim gibi bence öğretmenlerin gençleri daha iyi bir şekilde analiz etmesi gerekiyor. Ve bireysel odaklı çalışmalarda bulunmaları gerekiyor. Ben özellikle eğitim konusunda kendi hayatım boyunca da bu konuda çok eksik hissettim kendimi. Çünkü gerçekten anlaşılamadığınızı düşünüyorum her noktada. Onun dışında da genellikle yüzeysel geçiliyor iklim krizi konusu. Bence öğretmenler iklim krizi konusunda da mesela sadece müfredatta olan kısmından değil farklı uygulamalara da yer vermelidir gereken öğrencilere karşı. Mesela dediğim gibi kampanya başlatmıştık. İklim 3'ün genç vakibi olarak tekrardan bahsedeyim. Bu kampanyada iklim krizinin ve ismine daha fazla müfredata yer verilmesiyle alakalıydı. Ve 40 binden fazla imzaya ulaştık. Bu konuda da aslında öğretmenlerin müfredata şu an eklendiği söylense bile ben yeteri kadar olduğunu düşünmüyorum. Bence öğretmenlerin kendi ek çalışmalarıyla birlikte bunu öğrencilere daha fazla yansıtmaları gerektiğini ve öğrencilerin gerçekten bu konu hakkında ne düşündüklerini baz alarak bu konuda uygulamalar yapmaları gerekiyor diye düşünüyorum. Çok teşekkür ediyorum. Herhangi bir zorunlu bilgi yok maalesef. Söylediğin ders çevre eğitimi ve iklim değişikliği dersi 6-7-8.3'ü seçmeli. Dolayısıyla şu anda hangi okullarda nasıl seçildiğini, nasıl eğitim verildiğini çok da bilemiyoruz. Aslında eğitimin birçok parçasının en temel konularından birisi olması gerekiyor. Çünkü çok hayati, çok yaşamsal bir mesele iklim krizi. Sen az önce konuşmalarında ulusal ve uluslararası süreçlerde gençlerin katılımına dair bazı ipuçları verdin. Zaten izliyorsun, sen de iklim elçisi olmuşsun. Türkiye'den gençlerin daha etkin katılabilmesi için neler yapılması gerekiyor? Şu an azarka Türkiye'de çok fazla ulusal ve uluslararası konferans oluyor. Bu beni gerçekten çok mutlu ediyor. Mesela ben geçtiğimiz günlerde bir reklamcılık üzerine ve sürülebilirlik üzerine odaklanan bir konferansta katılmıştım. Konuşmacıydım. Fakat konferansın bir gününde de öğrencileri çok çok indirimli bir şekilde bilet uygulaması sunan bir uygulama yapılmış. Gerçekten de çok etkiliydi benim için. Çünkü bir yandan çok pahalı biletlere de gidebilirsiniz o konferanslara. Ama öğrencilere de gerçekten bu noktada böyle bir imkan sunuluyor olması ve bunları takip edebiliyor olmaları benim için çok mutluluk verici. Çünkü dediğim gibi daha fazla katılım sağlanması gerekiyor ve öğrencilerin maddi durumu da bir yere kadar elveriyor tabii ki. Ve ulusal ve uluslararası böyle konferansları takip etmek, kaçırmamak da önemlidir. Böyle imkanlar sunulduğunda bunları da bizim de bir şekilde takip edip kullanmamızı, fırsatları kullanmamız gerekiyor. Onun dışında gençlerin daha fazla özellikle siyaset konusunda, global sorunlar konusunda daha fazla okumaları gerekiyor. Ve birçok topluluk var bizim topluluklarımız gibi. Bu toplulukları araştırıp bunlara dahil olmak isteyebilirsiniz. Onun dışında dahil olmak istemezseniz bile bizimle iletişime geçip bu konu hakkında bilgi alabilirsiniz. Bizim neler yaptığımızı öğrenebilirsiniz. Yani aktif vatandaş olmak, bir dünya vatandaşı olmak aslında bir aktivist olmanı gerektiriyor diye düşünüyorum. Sadece iklim konusunda değil birçok konuda aktivist yani ekta'dan, hareket eden insan olabilirsiniz. Bu noktada da gerçekten mesela uluslararası bazı konferanslar oluyor. Türkiye'de tabii ki dolar bazında, euro bazında biraz imkanımız el vermiyor bu konularda ama tamamen finansmanı karşılayan da konferanslar oluyor. Bazı training dediğimiz eğitimler oluyor. Bunları da aslında takip edip başvurularını yapabilirler diye düşünüyorum. Çok teşekkür ediyorum. Belki buradan bizi dinleyen özel sektör ya da akademi alanından ya da sivil toplum, kamu idaresi alanlarına da sizlerin bu tür kritik toplantılara ve çalışmalara katılabilmesi için burslar ya da başka bir takım destek programları açması da ihtiyaç olarak söylenebilir. Şimdi 30 Kasım'da 28. Taraflar Konferansı başlıyor. Ve önemli tartışmalar bekleniyor. Bu tartışmalardan bir tanesi katkı beyanlarının dünyayı nereye götüreceğine dair senaryolar netleşecek ve açıklanacak. Sonuçta bu durum analizi yani global stocktaking dedikleri bir tartışma olacak. Bir yanıyla da eğitim tartışmaları olacak. Gençlerin orada yine en güçlü gruplar olarak yer alacağı görünüyor. Çocukların keza öyle Pasifik Adası, ada ülkeleri üyelerinin, yerli toplulukların üyelerinin, kadınların olacağı görünüyor. Sen bir genç olarak Türkiye'den bir genç olarak seni hangi uluslararası seçtiği izliyorsun? Taraflar Konferansı'nda izleyeceğini tahmin ediyorum ama nasıl izleyeceksin ve ne bekliyorsun bu konferanslardan? 2019 senesinden beri özellikle uluslararası mezarlarda gerçekleştirilmiş ve Türkiye'nin de içerisinde yer aldığı konferansları takip etmeye çalışıyorum. Bu Taraflar Konferansı'nda da dediğimiz gibi geçen sene bunun üzerine dava açmıştık. Bu yüzden bu senede bu sözlerin karbon emisyonu konusunda verilen mutfağı katkı beyanlarının açıklamalarını, Türkiye'nin açıklamalarını dinlemek aslında benim için de bir sorumluluk. Bunu online takip edeceğim çünkü dediğiniz gibi bir tık finansman konusunda ve giriş beli dediğimiz konferansta katılım bazı ekipmanlara ulaşmak bizim için çok zor oluyor. Bu yüzden de online izlemeyi tercih ediyorum ve karbon emisyonunu yaratmak istemiyorum aslında gidip. Online takip edildiğim şekilde takip etmek istiyorum. Bunun dışında da bu sene Belçika'daydım ve Belçika'da Avrupa Parlamentosu'nda bir oylamaya şahit oldum ve birçok milletvekiliyle tanıştım oradaki. Bu da konu aslında iklim krize odaklıydı ve konferansın açılışında Rana Plaza'dan bahsedildi. Rana Plaza'nın da 10. senesinde. Çünkü kapitalizmin eşiğinde birçok tekstil sektöründe çalışan kadın hak ihlallerine maruz bırakılıyor ve orada birçok insan, binlerce kadın hayatını kaybetti, binanın çökmesi sebebiyle. Ve bu konudan sonra aslında bir sürdürülebilirlik, tekstilde sürdürülebilirlik, binalarda sürdürülebilirlik konuşmaya başladık daha fazla şekilde. Bu yüzden de aslında bunu anılıyor olması çok güzeldi. Onun dışında o oylama da şu seçildi. Climate Diligence diye bir rapor ortaya çıkartıldı ve bu raporda Avrupa Birliği'nde bir şekilde regulasyonlar takip edilebiliyor. Fakat Avrupa Birliği içerisinde bulunan ülkelerin içerisindeki şirketler Avrupa Birliği dışındaki fabrikalarına, mağazalarına önem vermiyorlar sürdürülebilirlik konusunda ve aslında bunun da durdurulması gerekiyordu. Mesela çok büyük markalar var Avrupa Birliği ülkelerinden kurulmuş olan ve o markalar başka bir ülkeye gittiklerinde bir Asya ülkesine, bir Ortadoğu ülkesine gittiklerinde eteri kadar çalışanlarına, ürünlerine dikkat edemeyebiliyorlardı. Bu yüzden de aslında bu oylamayı gerçekleştirmişlerdi. Ben de canlı dinleyenlerden biriydim bu oylamayı ve bu konu hakkında milletvekilleriyle konuştuk ve bu rapor geçti. Bu çok güzel bir adımdı çünkü Ortadoğu'daki kadınların hak ihtiyaç izlerlerine maruz kalmasını da engelleyecekti. Umarım daha iyi bir şekilde uygulamaya sebep olur ve Avrupa Birliği de bu konuda diğer ülkelere gerçekten büyük bir yaptırım uygular eğer bu hak izlerlerine devam ettikleri sürece. Çok teşekkür ederim. Ne kadar önemli bir rapora ve bir alana olaya tanık olmuşsun. Bütün bu tanıklıkların Türkiye'deki tüm gençlere taşınabilmesi ve gençlerin kendi istekleri doğrultusunda bu süreçlere katılabilmesini çok önemsiyorum. Umuyorum bunların yollarını daha fazla tartışırız hep beraber. Ben katıldığın için çok teşekkür ediyorum sohbetine. Her bir sorumun altında söylediklerini ayrı ayrı açabiliriz, derinleşebiliriz. Bu bir belki ilk sohbet niteliğinde olsun diyelim. Senin son bir sözün var mı? Son sözünün ardından vedalaşabiliriz. Tabii ki ben de çok teşekkür ederim davet ettiğiniz için. Kendimi anlatabildiysem bir şekilde bir şeyler değiştirmek için bir örnek olduysam ben de çok mutlu olurum. Çok teşekkür ederim. Ben bir umut olduğunu ve hepimizin bu umut için mücadele etmesi gerektiğini söylemek istiyorum. Çok teşekkürler. Nefis bir de son sözü oldu. O zaman herkese hoşçakalın diyorum. Başka vesilelerle karşılaşmak üzere.